• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100054398894684&mibextid=ibOpuV
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905425022424
  • https://twitter.com/
  • https://www.instagram.com/munzur_iksiri
         

BALIN TANIMI

      
                                        BAL TANIMI

Bal, Türk Gıda Kodeksi 2000/39 sayılı Bal Tebliğinde "Bal; bal arılarının çiçek nektarlarını, bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra, kendine özgü maddelerle karıştırarak değişikliğe uğratıp, bal peteklerine depoladıkları tatlı madde" olarak tanımlanmıştır.
Bal Arılar tarafından çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında INVERTAZ enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir. Nektar bala çevrilirken arılar sağladıkları invertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak früktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürür ve fermantosyonun meydana gelmesini önleyecek miktarda suyunu uçururlar. Kovandaki hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir.
Basra balı:piyasada çam balı olarak bilinen ve halk arasında Basra denilen (Marçhelina Helenica) böceğinin çıkardığı tatlı sıvının bal arıları tarafından alınıp peteklere depo edilmesi ve burada olgunlaşması sonucunda elde edilen bir bal çeşididir.
BALIN BİLEŞİMİNİ OLUŞTURAN MADDELER
MADDE
ALT SINIF
%
Su
17.20
Şekerler
79.59
Früktoz (Meyve Şekeri)
38.19
Glikoz(Üzüm Şekeri)
31.28
Sakkaroz (Çay Şekeri)
1.31
Maltoz (Disakkaritler)
7.31
Yüksek Şekerler
1.50
Asitler
0.57
Protein
0.26
Kül
0.17
İz Elementler
2.21
Pigmentler
Tat ve Aroma Maddeleri
Şeker Alkolleri
Teninler
Enzimler
Vitaminler
Su
Baldaki su miktarı balın olgunlaşma durumuna bağlı olarak farklılık gösterir. Normal olarak olgunlaşmış ballar %17 dolayında su içerirler. Baldaki su oranının yüksek olması balın daha kolay bozulmasına neden olur. Bu nedenle süzme bal, tamamen veya en azından yarısı sırlanmış peteklerden elde edilmelidir.
Karbonhidratlar
Bal, kaynağına ve bal özünü bala çeviren arıların salgı bezlerinin salgıladıkları enzimlerin aktivitelerine bağlı olarak yaklaşık 15 çeşit şeker içerir. Ancak, şekerler içersinde büyük çoğunluğu früktoz (levüloz) ve glikoz (dekstroz) oluşturur. Balda toplam şeker oranı % 80 dolayındadır.
Mineral Maddeler
Balda; demir, bakır, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, silisyum, alüminyum, krom, nikel ve kobalt gibi değerli mineral maddeler vardır. Salgı balları mineral maddelerce daha zengindir. Bu özelliğinden dolayı tedavi amaçlı da kullanılırlar ve kristalize olmadıkları için bazı tüketiciler tarafından tercih edilirler.
Proteinler
Balın kaynağına bağlı olarak, proteinlerin yapı taşları olan aminoasitler ballarda oldukça düşük düzeylerde bulunurlar. Balda 17 adet farklı aminoasit tespit edilmiştir.
Asitler
Asitler, bala kendine has kokuyu veren maddeler olup balın asidik yapıda olmasını sağlarlar. Balın pH değeri değişik şartlar altında 3.4 ile 6.1 arasında değişmekle birlikte ortalama olarak 3.9'dur.
Enzimler
Balda, bir kısmı bitkilerden bir kısmı da arının salgı bezlerinden gelen değişik enzimler bulunur. Enzimler balın en değerli maddeleridir. Doğal ve ısıtılmamış ballarda enzim miktarı oldukça yüksek olup bu tür ballar kaliteli ve çok değerlidir. Bal ısıtıldığı oranda enzim değerinde kayıplar olur.
Vitaminler
Bal, kaynağına ve içerisindeki polenlerin miktar ve çeşidine bağlı olarak B, C, E ve K vitaminleri içerir.
BALIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
a) Renk Özelliği
Balın rengi, elde edildiği kaynağına bağlı olarak su renginden siyaha kadar büyük bir varyasyon gösterir. Ayrıca, balın ısıtılması ve uzun süre açıkta tutulması balın rengini değiştirmektedir.
b) Viskozite
Balın bünyesi ya da akıcılığa karşı koyma özelliği de denilen viskozite, bal içinde mevcut su oranı ile yakından ilgilidir. Balı ısıtarak viskozitesini azaltmak mümkündür.
c) Işığı Döndürme
Balın polarize ışığı sağa ve sola döndürmesi, balın kaynaklarına göre farklılık gösterir. Nektar balları ışığı sola, salgı balları ise sağa döndürmektedir. Sakkaroz denen çay şekeri de ışığı sağa döndürür. Bu özellik sahte balların tanınmasına yardımcı olur.
Kaynak: http://tarim.gov.tr
BALIN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ
a) Balın Tadı ve Kokusu
Bal, elde edildiği kaynağa bağlı olarak kendine has tat ve kokuya sahiptir. Bu itibarla ısıtma, işleme, depolama gibi işlemlerde balın kendine özgü tat ve kokusunu değiştirecek yanlış uygulamalardan kaçınmak gerekir.
b) Balın Şekerlenmesi
Bazı tanım ve hükümleri "Bal standardı" bölümünde verilen 2000/39 sayılı "Bal Tebliği"nde kristalize bal "kristalizasyon metotlarının herhangi birine tabi tutularak veya balın kristalleşmesi için herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın tamamen veya kısmen şekerleşmiş, krema ve fondan kıvamdaki bal" şeklinde tanımlanmıştır. Görüldüğü gibi balın şekerlenmesi bozulma olmayıp balın elde edildiği bitkisel kaynağa göre oluşabilen doğal bir olaydır. Ancak
tüketicilerin çoğu kristalize olan balı bilgisizlik sonucu hileli bal olarak düşünürler. Bu yanılgı, ülkemizde özellikle süzme bal pazarlamasında sıkıntılara yol açmaktadır. Gerçek olan, pek çok doğal ve kaliteli balın çok çabuk hatta süzme aşamasından hemen sonra bile şekerlenmeye başlayabileceğidir.
Balın şekerlenip şekerlenmemesi üzerine; balın su, glikoz ve früktoz oranları, balın depolanma sıcaklığı, depolama sıcaklığının dalgalanması ve balda bulunan polen gibi katı partiküllerin miktarı etkili olmaktadır. Balın früktoz oranı düşerken glikoz oranının artması şekerlenmeyi destekler. Ancak, son yapılan çalışmalarda balın şekerlenme eğiliminin belirlenmesinde daha çok glikoz/su oranı üzerinde durulmaktadır. Buna göre, glikoz/su oranı 1.7'den daha düşük balların şekerlenmediği, bu oranın 2.1'den daha yüksek olan balların ise kısa sürede şekerlendiği bildirilmektedir.
Özellikle tüketicilerin bilgilendirilmesi yönünden tekrar etmek gerekirse, balın şekerlenmesi tamamen doğal bir olaydır ve balın kalitesini etkilemez. Batı ülkelerinde kristalize olmuş hatta özel yöntemlerle kristalleştirilip krem haline getirilmiş ballar zevkle tüketilirken ülkemizde bu tür ballara şüphe ile bakılması büyük bir yanılgı olup doğal ve kaliteli bala yapılabilecek en büyük haksızlıktır.
Balın kristalleşmesini önlemek için bazı yöntemler önerilse de çoğu ya yasal değildir ya da pratik uygulamadan uzaktır. Uygulanabilecek en basit yöntem balın önce oC'da 5 hafta bekletilmesi sonra da 14 oC’da saklanmasıdır. Tüketiciler, istediklerinde kristalize olan balı sıvı hale getirmek için bal kabını, sıcaklığı 38 oC geçmeyen ılık su içinde tutabilirler.
Ayçiçeği, yonca, kavun, karahindiba, pamuk balları çok çabuk şekerlenirken akasya, hardal, orman gülü ve salgı balları geç şekerlenir. Adaçayı balı yıllarca şekerlenmeden kalabilir.
c) Balın Fermantasyonu
Balın içindeki şekerlere dayanıklı mayalar, özellikle su oranı yüksek balların fermantasyonuna (ekşimesine) neden olur. Sırlanmış ve olgunlaşmış balların su oranı daha az olduğu için ekşimesi zordur. Bu yüzden ballar olgunlaşmadan hasat edilmemelidir. Balın ekşimesini önlemek veya geciktirmek için bal, belli sıcaklıklarda, belli sürede ısıtılıp pastörize edilebilir. Ancak her ısısal işlem balın kalitesini ve değerini olumsuz yönde etkiler.
d) Balın Antibakteriyel Özelliği
Bal, antibakteriyel bir özelliğe sahip olduğundan içersinde mikroorganizma yaşayamaz ve çoğalamaz. Son yıllarda bütün dünyada hızla gelişen arı ürünleri ile tedavi olarak adlandırılan “apiterapi”de arı zehiri, propolis, arı sütü ve polen yanında bal da kullanılmaktadır. Arı ürünlerinin tümünün genel sağlık ve vücut direncini koruması yanında tedavi edici özellikleri de vardır. Balın antibakteriyel özelliği; asidik yapıda oluşuna, büyük oranda kuru madde (şeker) ve ayrıca enzimlerle glikozun parçalanması sonucu oluşan antiseptik bir madde olan hidrojen peroksit içermesine bağlıdır. Yüksek oranda şeker içeren bal, yüksek oranda su içeren hastalık etmeni mikroorganizmanın su kaybederek ölmesine ya da çoğalamamasına yol açarak antibakteriyel etkisini gösterir.

Kaynak: http:www.tarim.gov.tr

Çam balı ile Çiçek balı arasında ne fark vardır?
Çam balının en önemli özelliği kıvamı bozulmadan veya kristalleşmeden uzun süre saklanabilmesidir. Rengi çiçek ballarından daha koyudur. Çam balları çiçek ballarına göre çok daha geç kristalleşir. Hatta bazı durumlarda bu balların yıllarca kristalleşmediği görülür. Çam balı, kristalleşmeye dayanıklılığı ve kristalleşmeyi önleyici özelliği ile gıda sektöründe çeşitli ürünlerde (örneğin dondurmalarda) bir doğal katkı maddesi olarak geniş bir kullanım alanına ve önemli ihracat potansiyeline sahiptir. Çam ballarının duyusal özellikleri çiçek ballarından farklıdır. Çam balları kendilerine has özel bir kokuya, tada ve renge sahiptir. Çam ballarının glikoz ve früktoz içeriği çiçek ballarına göre daha düşüktür. Daha az tatlıdır ve boğazda yakıcı bir his bırakmaz. Çam balları çiçek ballarından daha fazla miktarda enzim, aminoasit ve mineral madde içerir. Çam balı çok miktarda hif ve spor içermektedir ve bu hifler özellikle Türkiye ile Yunanistan'ın dışında hiçbir ülkenin orman balında bulunmayan özelliktedir.
Doğal Bal Nedir? Doğal Balla, Doğal Olmayan Bal Arasındaki Fark Nasıl Anlaşılır?
Şekerli ballar arıların, şeker şurubuyla beslenmeleri neticesinde elde edilen ballardır. Arı, balı çiçeğin nektarından değil, hemen kovanın önüne konmuş olan şekerden imal eder. Bu şekilde üretilen ballar, doğanın ve çiçeklerin özünü sağlığını taşımamaktadır ve bal adı altında satışa sunulamaz. Yapay ballar ise şeker şuruplarına aroma ve boya ilavesi ile üretilen ürünler olup, bu durumun etiketlerinde mutlaka belirtilmesi gerekir. Bunların yanı sıra bir de doğal ballara çeşitli şeker şurupları, su, nişasta vs. katılarak yapılan hile yöntemleri vardır. Burada amaç ucuz maddeler katarak miktarın artırılmasıdır. Yukarıdaki tüm uygulamalar balda sahteciliğe girmektedir ve doğal bal adı altında satışa sunulamaz. Doğal bal arıların çiçeklerin özlerinden yani nektarlarından elde ettiği yani direkt ve yalnız doğadan gelen baldır. Balda hile olup olmadığını sadece balın tadından, kokusundan ya da görüntüsünden anlamak mümkün değildir. Tek yöntem balın yapısının analiz edilmesidir. En iyi netice, tüm bal analizlerinin yapılıp, sonuçların, konusunda deneyimli uzman bilim adamları tarafından yorumlanmasıyla elde edilir.
Bal neden kristalleşiyor? Kristalleşmiş balın sağlığa zararı var mıdır?
Balla ilgili merak edilen önemli bir konu, süzme olarak satılan balların bir süre sonra kristalleşmesinin bir problem teşkil edip etmediğidir. Bu durum bazen bala şeker şurubu katılmış olduğu şeklinde yanlış yorumlanır. Ancak bu inanış gerçeğin tam aksidir. Zira şeker şurubu ilave edilmiş ballar çok uzun süre kristalleşmeden kalabilir, saf ve doğal ballar ise, balın elde edildiği çiçeklerin türüne göre değişmekle beraber, özellikle kış aylarında ve soğukta muhafaza edildiği taktirde birkaç ay gibi kısa bir sürede kristalleşebilmektedir. Bu kesinlikle doğal bir olay olup, balın tüketilmesini önleyici bir problem değildir. Bal kristalleşmiş haliyle de tüketilebileceği gibi, benmari usulü bir ısıtma işlemiyle (sıcak su dolu bir kabın içerinde balın ısıtılması) kristaller çözdürülüp bu şekilde de tüketilebilir. Balda kristalleşme hiçbir şekilde bala yapılmış bir hilenin göstergesi değildir. Kristalleşmiş balın tüketilmesinde, sağlık açısından hiçbir sakınca yoktur. Kristalleşmenin başlıca sebepleri; balın oluşmasında yararlanılan çiçeklerin türü, balın içerdiği hava kabarcıkları, polen ve diğer partiküllerin miktarı, balın depolandığı yerin nem ve sıcaklığı ile ambalaj kaplarının çeşididir. Balın kristalleşmesi tabii bir olaydır ve balın glikoz oranı bakımından doymuş hale gelmesiyle, glikoz moleküllerinin kristal duruma geçmesi olarak tanımlanır. Kristalleşme için en uygun sıcaklık 14°C civarıdır. 10 °C'nin altında ve 26,5°C'nin üzerinde kristalleşme yavaşlar. Kristalleşmiş balın tüketilmesinde, sağlık açısından hiçbir sakınca yoktur. Avrupa, Amerika ve Kanada'da balın kontrollü şartlarda kristalleştirilerek "Krem bal" olarak tüketimi çok yaygındır. Tüketici krema kıvamında ve daha az akışkan, daha sürülebilir özelliklere sahip bu ürünü sıvı bala tercih etmektedir.
Bal küçük çocuklara verilebilir mi?
Bal 1 yaşından küçük çocuklar için tavsiye edilmemektedir. Nedeni Clostridium Botulinum bakterisinin balda gelişememesine rağmen, spor formunun balda bulunma ihtimalinin olması ve bu bakterinin bebeklerde Bebek Botulizmi denilen bir hastalığa neden olmasıdır. Bu sporlar çevremizdeki havada, toprakta, tozda ve ham tarımsal ürünlerde bulunmaktadır. Birçok gıdada olduğu gibi balda da bulunabilen bu sporlar erişkinler ve 1 yaşından büyük çocuklardaki gelişmiş bağışıklık ve sindirim sisteminden dolayı problem teşkil etmezken, 1 yaşından küçük bebeklerde bağırsak mikro florasının yeterince gelişmemiş olmasından dolayı botulizme neden olabilmektedir.

"ARI ÜRÜNLERİ KULLANMAK DOĞAL ve İLAHİ BİR SAĞLIK KORUMA YÖNTEMİDİR"




Yorumlar - Yorum Yaz
Saat
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351